KVKK metnini okudum ve kabul ediyorum.

Modern Şehir Hayatı ve Yatay Mimari İhtiyacı

Yaşadığımız çağda, sosyo-ekonomik koşullarında etkisiyle kentleşme hususunda en fazla tercih edilen mimari konsept maalesef dikey mimari...

Yaşadığımız çağda, sosyo-ekonomik koşullarında etkisiyle kentleşme hususunda en fazla tercih edilen mimari konsept maalesef dikey mimari olmaktadır. Giderek artan dünya nüfusuna oranla metropollerin nüfusunun çoğalması ve inşaat arazisi sorunsalı dikey mimariyi bir nevi zorunlu hale getirmekte, rezidanslar, plazalar, apartmanlar vb. devasa ölçekte binalar inşa edilerek insan nüfusunun barınma ihtiyacına çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Bütün bunların yanı sıra dikey mimari ile inşa edilen yapıların olası bir deprem durumunda barındırdığı yüksek riskler ve kentin doğal ve tarihi siluetini kirletmesi ve şehir planlamasını zorlaştırmasın yanında insanların sosyalleşmesine engel olması ve tabiattan uzaklaşmaları gibi birçok sosyolojik ve psikolojik arızalara da içerisinde barındırmaktadır.

Dikey mimariye alternatif olarak üretimine hız verilen ve günümüzde çokça gündeme gelen yatay mimari uygulamaları, geçtiğimiz yıllarda tüm dünyayı etkisi altına alan Pandemi ile daha da popüler hale gelmiş, kent yaşamının keşmekeşliğinden uzaklaşarak doğayla barışık, sakin, huzurlu ve daha fazla sosyalleşme imkanına sahip olmak isteyen metropol sakinlerinin ilgi odağı haline gelmiş ve insanların ekonomik imkanları ölçeğinde hobi bahçeleri, villa, köşk ve malikane tarzı yapılara yönelimi artmıştır.

 

Emre Gökdemir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Emre Gökdemir, nüfusu 6 milyona yaklaşan Başkent Ankara’nın en lüks semtlerinden biri olan Çankaya’nın Beytepe lokasyonunda, insanlara şehir yaşamından uzak, iklim ve doğasıyla eşsiz bir konumda modern mimari ve doğanın iç içe olduğu yeni bir yaşam konseptini AfterLife projesi ile sunarken, bu projenin önemine değin şunları belirtmiştir.

 

Depreme dayanıklı yapılar ve can güvenliği,

Ülkemiz, deprem kuşaklarının birleştiği bir coğrafyada yer almaktadır. Günümüzde inşaat sektörü, uygulanan bilimsel teknikler, depreme dayanıklı mimari tasarım, imalat ve malzeme kalitesinde üst düzey standartlara ulaşılmış olsa da dikey yapılar yatay mimaride inşa edilmiş yapılara göre depreme karşı dezavantajlı durumdadır. Olası bir deprem sonrası dikey mimarilerde yatay mimariye sahip yapılara oranla can kaybı yüksek oranda gerçekleşmekte ve enkaz ve kurtarma çalışmaları da çok meşakkatli olmaktadır.

 

Ferah ve Doğa İle İç İçe Bir Yaşam Alanı,

Tüm dünyayı etkisi altına alan Pandeminin de etkisi ile son zamanlarda kendisine özel bir bahçesi olan ve doğayla temasa imkan sağlayan yatay mimari konseptlerine ilgi artmıştır. Özellikle pandeminin tam kapanma dönemlerinde apartman hayatının bunaltıcılığı ve dezavantajları daha da hissedilir bir hal almıştır. Bu dönemde yatay mimariye sahip konseptler bahçe ve yeşil alanlara sahip olduklarından tercih sebebi olmuş, özellikle çocuklu aileler bu tür mekanlara adeta özgürlüğe kavuşmuşlardır. Bu durum dikey mimari konseptlerinin şehrin genel yapısına hakim olduğu, Ankara, İstanbul gibi metropollerde İnşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların temiz hava ve ferah bir yaşam alanı imkanı sağlayan yatay mimari uygulamalarına yönelimini de bir nevi zorunlu hale getirmiştir.

 

Beden ve Ruh Sağlığı,

Yatay mimaride yapılar, dikey mimarinin aksine vahşi bir görüntü arz etmez ve insana daha dingin ve huzurlu hissettirir. Yüksek katlı yapıların insan psikolojisinde küçük ve zayıf hissettiren olumsuz psikolojik etkileri söz konusudur. Dar ve yüksek yapıda yerleşkeler yerine geniş ve alçak yapıda yerleşkeler insan psikolojisini rahatlatan olumlu etkileri bünyesinde barındırmaktadır. Aynı zamanda yatay mimari konseptlerinin kişinin kendi seçim ve zevklerini yansıtacağı özgür bir ortam olanağı sağlamasının yanında, kış bahçesi, dinlenme ve spor alanları ve doğal peyzaj alanları gibi kişiye özel mekânların tasarımına da imkân vererek beden ve ruh sağlığını da olumlu yönde etkilemektedir.

 

Komşuluk İlişkileri ve Sosyalleşme,

Yatay mimari konseptinin yaygın olduğu lokasyonlarda, genel olarak villa, konak ve müstakil tarzda inşa edilmiş taban alanı geniş ve yüksek olmayan konutlar yer alır. Emre GÖKDEMİR İnş. Mim.Taah.San. ve Tic.Ltd.Şti olarak inşaatına başladığımız doğa dostu projeler açısından hakim olduğumuz Ankara-Beytepe bölgesinde bulunan yapılar bu şekildedir. Yatay mimari tipi, son yıllarda git gide birbirinden uzaklaşan, yalnızlaşan insanların komşuluk ilişkilerini geliştirmekte ve sosyalleşme ve insani ilişkileri olumlu yönde etkilemektedir.

 

Şehrin Siluetine Uyum Sağlayan Yapılar,

Dünya genelinde özellikle metropol şehirlerin bir çoğunda şehrin kendine özgü bir silueti vardır. İstanbul Tarihi Yarımada, Paris Eiffel Kulesi, Londra Eye, Dubai Burç el-Arap gibi. Bu tarihi ve sembolik mimari siluetlerin yanında bu yapıları tamamlayıcı ve öne çıkarıcı bir şehir mimarisinin planlanması zorunlu bir hal almaktadır. Yatay mimari ile inşa edilen yapılar, şehirde bulunan diğer binalar arasındaki kat farkını ortadan kaldırarak şehrin siluetinin korunmasına katkı sağlar. Bu durumun aksine devasa boyutta ve plansız bir dikey mimari yapılanması söz konusu olursa şehrin siluetindeki ahenk ortadan kalkar.

Biz de, Emre GÖKDEMİR İnş. Mim.Taah.San. ve Tic.Ltd.Şti olarak doğaya ve insan nesline ve şehrimizin tarihi mirasına saygılı gelecek nesillere emanet edeceğimiz güzel bir dünya için çalışıyoruz. Yeni projelerimizde yatay mimari konseptlerine önem veriyoruz. Başkent Ankara’nın en elit yerleşkelerinden biri olan Beytepe bölgesinde Haziran 2022 tarihinde inşaatına başladığımız, 8+1 tarzda 14 konaktan oluşan AfterLife projemiz, çağın gereklerinin ötesinde bir vizyonla insan ve doğaya saygımızın bir göstergesi olarak mutlu sakinlerini beklemektedir.

Yatay mimari geleceğin trendi olacak!......